7 Temmuz 2013 Pazar

Dünya Hayatı ve Gökten İnen Su


Dünya Hayatı ve Gökten İnen Su
Kur'ân'ı Kerîm, âhiret hayatının ebediliğini anlatırken öncelikle dünya hayatı
üzerinde durmakta onun geçiciliğini vurgulamaktadır. Böylece muhatap zihninde dünya
ve âhireti karşılaştırma yoluna başvurarak dünyanın değersizliği, buna mukabil asıl
kazanılması gerekenin ebedi âhiret yurdu olduğu sonucunu çıkaracaktır. Kur'ân'ı Kerîm
dünya hayatının geçiciliğini değişik şekillerde ifade ederken bunu hem akla, hem de
hislere hitap edecek yollarla anlatmaktadır. Bu yollardan biri de bunun yağmur konulu
mesellerle anlatılmasıdır.

İğreti dünya hayatının durumunu,
gökten indirilen su ile sembolize eden
âyetlerden biri şöyledir:
“Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve
hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine
girer. Nihayet yeryüzü ziynetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun
üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona
emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak
biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle
açıklıyoruz.”

 Allah (cc), bu âyette dünya hayatının geçiciliğini anlatırken bunu yağmur ile
bitkiler arasındaki ilişkiyle ortaya koymaktadır. Topraklar yağmuru emince bitkiler
çıkar, gürleşir, sarmaş dolaş olur. Bin bir çeşit bitkiyle süslenerek rengârenk olan
yeryüzü, albenisiyle kendisine hayran bırakan bir geline benzemektedir.741 Arzda
yaşayanlar bu geline sahip olacaklarını zannederler. Fakat o kimseye yar olmaz. Bütün
süsü, tatlılığı, biçilmiş ekin misali ortadan kaybolur. Âyette “biçilmiş bir hale
getiririz…” ifadesi, bu akibete işaret ediyor. Âyet, dünya hayatının fenasını, zevalini,
kıymetinin ve lezzetinin azlığını temsil yoluyla anlatmaktadır. Bu cihetten bakıldığında,
âyet dünyanın zevalinin süratini göstererek insanları ondan uzaklaştırmakta, diğer âleme
yönelmelerini ve onun mutluluğunu aramalarını sağlamaktadır.

Kutub, âyetin ortaya koyduğu tabloyu şöyle aktarmaktadır: İşte su, gökten
iniyor. Bitki onu emiyor. Onunla kaynaşıyor. Bereketleniyor ve gelişip güzelleşiyor.
İşte yeryüzü! Bütün güzelliklerini takınmış, bir gelin gibi, gelin olmaya süsleniyor ve
açılıp saçılıyor. Sahipleri onunla övünüyorlar. Sanıyorlar ki, yeryüzü kendi çabaları ile
böyle güzelleşiyor, iradeleri ile süsleniyor. Orada yetki sahiplerinin kendileri
olduklarını, bir başkasının yeryüzünü istemedikleri biçimde değiştiremeyeceğini, hiç
kimsenin bu konuda kendilerine karşı gelemeyeceğini sanıyorlar! Onlar, bu
bereketlenmiş bolluk ve şatafatlı, rahatın sevinci, güven verici huzurun sarhoşluğu
içindeyken: “Bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün
yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz.” Dünya budur işte.

Orada güven ve huzur yok. Yerinde kalma (sebat) ve yerleşme (istikrar) yok. İnsanlar
sınırlı şeylerin dışında onun hiçbir nimetine sahip olamazlar. İşte budur dünya.
 Resûlullah (sav)’de bu âyetteki meselle verilen mesaj olan dünya hayatının
geçiciliğini şöyle ifade eder: “Kıyamet günü, dünya nimetinden en çok nasibini alan
kimse getirilip ateşe bir defa daldırıldıktan sonra kendisine, hayatında hiç hayır gördün
mü? Sana orada hiçbir nimet uğradı mı? diye sorulur. O da, hayır, diye cevap verir.
Sonra dünyada en çok azap ve sıkıntı çeken kimse getirilip (Cennet) nimetine bir defa
daldırıldıktan (sokulduktan) sonra kendisine sorulur: Hayatında hiç sıkıntı çektin mi? O
da, hayır, diye cevap verir.”

 Âyette, dünya hayatının geçiciliği, ahiret hayatının kalıcılığı vurgulanmakta ve
insanoğlunun geçici olandan kalıcı olana yönelmesi teşvik edilmektedir. Olaylara ibret
nazarı ile bakan insanlar bu geçiciliği bir bitkinin hayatında dahi açık bir şekilde
görecekler ve dünyanın güzelliklerine aldanmak yerine, sonsuz mutluluğa ulaşmak için
gayret edeceklerdir.

Kur'ân-ı Kerîm'de yağmur / The rain in the Holy Koran
Yazar:MUSTAFA YILDIZ alıntıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder