Kelam geleneğinde varlıklar, “yaratan” ve “yaratılan” olarak ikiye
ayrılmaktadır. Yaratılmış varlıklar da kendi aralarında “görünen” ve “görünmeyen”
olmak üzere ayrıma tabi tutulmaktadır. Görünen âleme; “şehâdet âlemi, madde,
dünya, mülk, tabiat” gibi değişik isimler verilmiş, görünmeyen âlem için ise; “gayb,
mana, ahiret, melekût vb.” kavramlar kullanılmıştır.
Kur’an’da “gayb ve şehâdet” tabirleri birbirinin zıddı olarak sıkça zikredilir.
Birincisi yani gayb, duyular ötesi, ikincisi ise, duyularla idrak olunan âlem
karşılığında kullanılmıştır. “Şehâdetin” gözle görülüp duyularla idrak edilebilen
varlıklar anlamına geldiğine bakılırsa, “gayb”ın akıl ve duyularla bilinemeyen
varlıkları kapsadığı ortaya çıkar. Cürcani’ye göre sadece akıl ve duyularla değil,
batini hislerle bilinen şeyler de gayb kavramı dışında kalır.
Gayb konusunda gerek genel hükümler verebilmek, gerekse peygamberlerle
ilgili haberleri değerlendirebilmek için önce bu konuda çerçevenin belirlenmesi
gerekir. Bu da Kur’an’ın konuya bakış açısının tespiti ile mümkündür.
Gaybın içeriği ve bilinmesi konusundaki Kur’an ayetleri iki grupta ele
alınabilir: Birinci grup ayetlerde yerdeki ve göklerdeki gaybı bilmenin sadece
Allah’a ait olduğu ve Peygamberler de dâhil hiçbir varlığın gaybı bilemeyeceği,
gaybı bilme vasfının sadece Allah’ın kendine özgü bir nitelik olduğu açıklanır. İkinci
grup ayetlerde ise; bu genel ayetlerin istisnası olarak, Allah’ın, elçilerinden
dilediklerine gaybtan dilediği kadarını bildireceği belirtilmektedir.
İkinci grup ayetlere bakıldığında görülüyor ki gayb alanına ait bilgideki
bilinmezlik niteliği onun geçici bir niteliğidir. Çünkü şartlar oluştuğu zaman ulaşılan
bir bilgi olması, sonuçta gayba ait bir bilgiyi bilinir hale getirmektedir.
Bazı Müslüman âlimler gaybı; “hiçbir mahlûkun ilminin ulaşamayacağı,
hislerle kavrama imkânı bulunmayan, delili ve belirtisi olmayan, insan bilgisinin
ulaşamayacağı ve Allah’ın bilinmesini insanlardan gizlediği varlık ve işler” diye
tanımlamaktadırlar.
Gayb, kavramsal anlamı itibariyle de, “ister fiziki ister fizik ötesinde olsun
açık ve gizli duyguların alanı dışında kalan ve akıl yoluyla mahiyeti idrak
edilemeyen şey” manasını ifade eder. Ancak bu gizlilik ve bilinmezlik, gaybın bir
özelliği mi kabul edilmeli, yoksa zamana ve mekâna bağlı olarak duyguların idrak
sahası dışında kaldığı için idrak olunamayan arızi bir özelliği mi sayılmalıdır? Başka
bir ifadeyle his âleminin kapsamı dışında kalan varlıklara mı yoksa kapsamında
olmasına rağmen hislerin şu an için idrak edemediği varlıklara mı gayb denir?
“Gizlilik ve bilinmezliğin” gaybın arızi özelliği olduğunu benimseyen
müfessirler diğer görüşü benimseyen âlimlerin gayba “adem” yani “yok” anlamı
verdiklerini ileri sürmektedirler. Halbuki gayb “adem” değil, duyularla idrak
olunamayan şey demektir. Allah’a gayb dediğimiz zaman O’nu hislerle idrak
edemediğimiz anlamına gelir.
Görülüyor ki gayb alanına ait bilinmezlik niteliği onun arızi bir vasfıdır.
Çünkü şartlar oluştuğu zaman ulaşılan bir bilgi olması, sonuçta gayba ait bilgiyi
bilinir hale getirmektedir. Mesela biz şimdilik Kur’an’da ifade edilen “Mugayyabat-ı
Hamse”yi yani kıyametin kopma zamanını, yağmurun ne zaman yağacağını,
rahimdeki çocuğun durumunu, insanın gelecekte ne kazanacağını ve nerede öleceğini
bilmiyoruz.
Dolayısıyla bunlar, koşullar oluşmadığı sürece bizim için gayb
demektir. Zira bu konudaki gayb; yağmur yağıp, çocuk doğduğu zaman bilinir hale
gelecektir.
Kur’an’a göre gayb; ‘gizlilik, görünmezlik ve bilinmezlik’ temel ekseninde,
insanın duyu yetileri ile kabiliyet ve bilgiye erişim yollarının uzağında olan her
şeydir.
İnsanın, hakkında kısmen bilgi sahibi olabileceği gayb hakikatleri bulunduğu
gibi, hakikati ve bütünü itibariyle sadece Allah’ın bilgisinde olan gayb hakikatleri de
vardır. Özellikle “mutlak gayb”, “esrar-ı mugayyebe ve hafiyye” olarak adlandırılan
bu kısma, örneğin Allah’ın ontik mahiyeti, sıfatlarının mahiyeti, nihai kozmik yıkım
olan kıyametin kopma zamanı; aynı şekilde bireyin ölüm saati, istikbalde başına tam
olarak ne geleceği, melekût âlemi, Ahiret yaşamı, uhrevi figürlerin hakikati... gibi
konular dahil edilebilir.
BU YAZI
PEYGAMBERLERİN GAYBI BİLME İMKÂNI
Doktora Tezi , Ersan Özten DEN ALINMIŞTIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder