6 Temmuz 2013 Cumartesi

KUR’AN’A GÖRE GAYB VE ÇEŞİTLERİ



Kelam geleneğinde varlıklar, “yaratan” ve “yaratılan” olarak ikiye 
ayrılmaktadır. Yaratılmış varlıklar da kendi aralarında “görünen” ve “görünmeyen” 
olmak üzere ayrıma tabi tutulmaktadır. Görünen âleme; “şehâdet âlemi, madde, 
dünya, mülk, tabiat” gibi değişik isimler verilmiş, görünmeyen âlem için ise; “gayb, 
mana, ahiret, melekût vb.” kavramlar kullanılmıştır. 
Kur’an’da “gayb ve şehâdet” tabirleri birbirinin zıddı olarak sıkça zikredilir.

Birincisi yani gayb, duyular ötesi, ikincisi ise, duyularla idrak olunan âlem 
karşılığında kullanılmıştır. “Şehâdetin” gözle görülüp duyularla idrak edilebilen 
varlıklar anlamına geldiğine bakılırsa, “gayb”ın akıl ve duyularla bilinemeyen 
varlıkları kapsadığı ortaya çıkar. Cürcani’ye göre sadece akıl ve duyularla değil, 
batini hislerle bilinen şeyler de gayb kavramı dışında kalır.

Gayb konusunda gerek genel hükümler verebilmek, gerekse peygamberlerle 

ilgili haberleri değerlendirebilmek için önce bu konuda çerçevenin belirlenmesi 
gerekir. Bu da Kur’an’ın konuya bakış açısının tespiti ile mümkündür.
Gaybın içeriği ve bilinmesi konusundaki Kur’an ayetleri iki grupta ele 
alınabilir: Birinci grup ayetlerde yerdeki ve göklerdeki gaybı bilmenin sadece 
Allah’a ait olduğu ve Peygamberler de dâhil hiçbir varlığın gaybı bilemeyeceği, 
gaybı bilme vasfının sadece Allah’ın kendine özgü bir nitelik olduğu açıklanır. İkinci 
grup ayetlerde ise; bu genel ayetlerin istisnası olarak, Allah’ın, elçilerinden 
dilediklerine gaybtan dilediği kadarını bildireceği belirtilmektedir. 
İkinci grup ayetlere bakıldığında görülüyor ki gayb alanına ait bilgideki 
bilinmezlik niteliği onun geçici bir niteliğidir. Çünkü şartlar oluştuğu zaman ulaşılan 
bir bilgi olması, sonuçta gayba ait bir bilgiyi bilinir hale getirmektedir. 
Bazı Müslüman âlimler gaybı; “hiçbir mahlûkun ilminin ulaşamayacağı, 
hislerle kavrama imkânı bulunmayan, delili ve belirtisi olmayan, insan bilgisinin 
ulaşamayacağı ve Allah’ın bilinmesini insanlardan gizlediği varlık ve işler” diye 
tanımlamaktadırlar.

Gayb, kavramsal anlamı itibariyle de, “ister fiziki ister fizik ötesinde olsun 

açık ve gizli duyguların alanı dışında kalan ve akıl yoluyla mahiyeti idrak 
edilemeyen şey” manasını ifade eder. Ancak bu gizlilik ve bilinmezlik, gaybın bir 
özelliği mi kabul edilmeli, yoksa zamana ve mekâna bağlı olarak duyguların idrak 
sahası dışında kaldığı için idrak olunamayan arızi bir özelliği mi sayılmalıdır? Başka
bir ifadeyle his âleminin kapsamı dışında kalan varlıklara mı yoksa kapsamında 
olmasına rağmen hislerin şu an için idrak edemediği varlıklara mı gayb denir?


“Gizlilik ve bilinmezliğin” gaybın arızi özelliği olduğunu benimseyen 

müfessirler diğer görüşü benimseyen âlimlerin gayba “adem” yani “yok” anlamı
verdiklerini ileri sürmektedirler. Halbuki gayb “adem” değil, duyularla idrak 
olunamayan şey demektir. Allah’a gayb dediğimiz zaman O’nu hislerle idrak 
edemediğimiz anlamına gelir. 

Görülüyor ki gayb alanına ait bilinmezlik niteliği onun arızi bir vasfıdır. 

Çünkü şartlar oluştuğu zaman ulaşılan bir bilgi olması, sonuçta gayba ait bilgiyi 
bilinir hale getirmektedir. Mesela biz şimdilik Kur’an’da ifade edilen “Mugayyabat-ı
Hamse”yi yani kıyametin kopma zamanını, yağmurun ne zaman yağacağını, 
rahimdeki çocuğun durumunu, insanın gelecekte ne kazanacağını ve nerede öleceğini 
bilmiyoruz.

 Dolayısıyla bunlar, koşullar oluşmadığı sürece bizim için gayb 

demektir. Zira bu konudaki gayb; yağmur yağıp, çocuk doğduğu zaman bilinir hale 
gelecektir.

Kur’an’a göre gayb; ‘gizlilik, görünmezlik ve bilinmezlik’ temel ekseninde, 

insanın duyu yetileri ile kabiliyet ve bilgiye erişim yollarının uzağında olan her 
şeydir.
İnsanın, hakkında kısmen bilgi sahibi olabileceği gayb hakikatleri bulunduğu 
gibi, hakikati ve bütünü itibariyle sadece Allah’ın bilgisinde olan gayb hakikatleri de
vardır. Özellikle “mutlak gayb”, “esrar-ı mugayyebe ve hafiyye” olarak adlandırılan 
bu kısma, örneğin Allah’ın ontik mahiyeti, sıfatlarının mahiyeti, nihai kozmik yıkım 
olan kıyametin kopma zamanı; aynı şekilde bireyin ölüm saati, istikbalde başına tam 
olarak ne geleceği, melekût âlemi, Ahiret yaşamı, uhrevi figürlerin hakikati... gibi 
konular dahil edilebilir.

BU YAZI 


PEYGAMBERLERİN GAYBI BİLME İMKÂNI 

Doktora Tezi , Ersan Özten  DEN ALINMIŞTIR.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder